Tehlikeli Sorular



Çam Geçidi'nde yolumu kesen Çoban çocuk çok samimi sorular sormuştu, ne de güzel laflamıştık. Ama yıl olmuş 2017, hala aşağıdaki sorulara benzer sorular alıyorum. Bazı sorulara cevap vermeyip geçiştirmem, sorunun çalışmadığım yerden gelmesinden değil. Etmeyin eylemeyin kardeşim, tamam sorun da o kadar da çok şey yapmayın. Bir insana soru sormadan önce, ağzınızdan çıkacakları bir tartın. Kendinizi karşınızdaki insanın yerine azıcık koyuverin.

*Neden motor almıyorsun, en azından bir scooter motor al, bisiklet de nedir abi ya?

Uzunca zaman oldu ya vakti zamanında yukarıdaki soruyu sormuştu herifin birisi. Geçiştirip yoluma devam edeyim dedim. Herifin atakları sağlı sollu, geçiştirebilmek ne mümkün.  Bir yerde durmasını umut ediyorum; ama herif durmuyor. Herif üzerime geldikçe geldi, çok fazla geldi, öyle böyle değil. "Abi, çocuk musun sen ya?" dedi? "Çektiğin çileye değer mi?" dedi. "200 daha ekle, en azından bir scooter mobilet al." dedi. Yakışıyor mu sana dedi?


Çok bozuldum tabi; ama efendiliğimizden taviz vermeden ona, şuna benzer cevaplar vermeye çalışmıştım. Bak kardeşim hayatta, herkesi doyuran şeyler başka başkadır. Ben bu meretle mutluyum, sen başka bir şeyle mutlusundur... Scooter'a binen adamı da, motora binen adamı da severim, takdir ederim. Onlar da iki tekerlidir. Scootera, motora binen adam da rüzgarı yüzünde hisseder; ancak bisiklete binen adamı, onlardan ayıran bir fark vardır. Bununla ilgili "Scootera binen adam entellektüeldir, ..." diye başlayan sevdiğim bir laf da var amma, buraya yazamayacağım tamamını, siz google amcaya sorarsınız. Aynı duruma, artık daha az maruz kalıyorum ve ağzımı bu kadar yormuyorum. Zaman iyi bir öğretmen çünkü.

*Ooo yine bisiklet üstündesin; sezonu açtın mı?

Bu soruyu, benim bisikletli yolculuklarımı blog sayfasında yer alanlardan ibaret olduğunu düşünenler soruyor. Güneşli gün bisikletlisi değiliz; hiç kapatmadım ki... Her gün biniyorum, sadece arada bir paylaşım yapıyorum.

*Ön kaldırabiliyor musun? Ön kaldırarak kaç kilometre gidebilirsin?


Ön kaldırabilirim, bence düzenli bisiklete binen her adam çok rahat ön kaldırabilir. Öyle kilometre gitmeye gerek yok ya.

*Neden şarjlı bisiklet almıyorsun?
Çünkü bacaklarım pedalları çevirebiliyor.

*Neden araba değil de, bisiklet?
Çünkü, bacaklarım pedalları çevirebiliyor.

*Buna, neden motor taktırmıyorsun?
Çünkü, bacaklarım pedalları çevirebiliyor.

*Yokuşlarda bisikleti kamyona mı atıyorsun?
Kesinlikle hayır; Çünkü bacaklarım pedalları çevirebiliyor.

*Bisikleti arabaya atalım, ister misin?
Hiç gerek yok, emin ol öylesi daha zor olacak ve zaten bacaklarım pedalları çevirebiliyor.

*Bir kaç yüz daha ekleyip, 800-900 liraya cillop gibi mobilet alabilirdin;  neden mobilet almıyorsun?
Söz, para biriktirip alacağım.

*Neden biyanki almadın?
Kızamıyorum, İyi niyetle yapılmış tavsiyeler bunlar.

*Dişli sayın ne?
Bu soruyu bisikletin teknik detaylarında kaybolmuş, kafayı hafiflikle bozmuş arkadaşlar sorar genelde. Bilmiyorum. Hiç merak etmedim.

*Bu havada bisiklete binilir mi(Bu hava dediği de; 
yağışsız, hafif serince bir hava ha!)?
Binilir, kar yağarken de biniyorum, çok eğlenceli oluyor. Ne diyorlar "Kötü hava yoktur, yanlış kıyafet seçimi vardır." Gerçi ben, kot pantolon ve oduncu gömlekle de biniyorum. O zaman ne diyelim "Kötü hava yoktur; karlı, yağmurlu, soğuk havadan korkan insan vardır."

*Bunlar karbon oluyormuş; onun için yokuşlarda hiç yorulmuyorsunuz değil mi?
Tabi caanımm. Ilgar Dağı yokuşunu nasıl böyle bir şehvetle çıkışım vardı görmeliydin; bitirdikten sonra nasıl rahatlamışım, nasıl gevşemişim, nasıl eğlenmişim, nasıl dinlenmiş, nasıl da hafiflemiş, uçacak gibi olmuşum...

*Neden yalnız gidiyorsun?
İstediğim saatte yola çıkmak, istediğim yoldan gitmek, istediğim yerde, istediğim kadar durmak, sonra istediğim yerde çadır kurmak... Bunlar bir insan evladına, kendini çok özel hissettiren basit şeyler...

*Yokuşları nasıl çıkıyorsun?
Düşük viteste yavaş, yavaş... Hem sert ve serin, karşı bir rüzgarın yanında en dik yokuşun adı bile anılmaz.

*Bunun arka süspansiyonu bile yok? O kadar para verilir mi buna?
Bunun malzemesinden çalmışlar gibi bakıyor adam...

*Kaç kilometre yapar bunlar?
Bacakların kaç çevirebilirse, o kadar...

*Korkmuyor musun? Silah taşıyorsundur değil mi?
Bir turdan gerçek anlamda keyif almak için korkulardan arınmış olmak gerekir. Hem, ölmekle, öldürmek arasında çok küçük bir fark vardır.

*Lastiklerin dubleks mi? Dubleks alsana.
İyi niyetli bir tavsiye daha...

*İyi de, amaç ne?
Soru sormaktan çok: "senin yaptığın işe zerre kadar saygım yok, bu iş benim gözümde boş beleş bir iş." mukabilinde bir soru olduğu için bu soruyu soran kişinin bulunduğu yerden , bir yolunu bulup suretle ayrılmanızı tavsiye ederim.

*Bir şey soracağım ama, nasıl sorsam bilemedim; deli misiniz?
Zır deliyim...

Yorumlar

  1. Adsız1/19/2017

    Sen hayattan keyif almaya devam et Ali abi. Zaman iyi bir öğretmen çünkü :)

    YanıtlaSil
  2. "Dişli sayın ne?" bu sorunun cevabı kafamdaki bir çok soruyu da götürdü sanırım. Bu işe yeni başlayan birisi olarak bu ara çok kafa yoruyorum. Elimde liseden kalma eski bir bisiklet var. Onunla devam ediyorum. Kafamda sürekli yeni bir bisiklet mi almalıyım? Dağ mı? Yol mu? Tura çıkar mıyım? Ağırlığı kaç? Hepsini boş verip sürmeye devam etmek gerekiyor sanırım. :))

    YanıtlaSil
  3. Adsız4/04/2017

    Ali hocam, muhteşem bir öykünüz ve muhteşem bir yaşamınız var. Tebrik ediyorum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumunuzu buraya yazınız