Artvin-Şavşat Karagöl (Artvin'den, Damal'a Bisiklet Turu-1/3)

Bu bölümde Gürcistan Bisiklet Turu öncesinde pedallamış olduğumuz, Artvin, şavşat, Karagöl, Ardahan, Damal civarlarında geçirdiğimiz güzel, eğlenceli, heyecanlı bir o kadar zor anıları yazma çabası içerisinde olacağım. 1. Gün, sabah saat 8.00'da Artvin Terminalinde Bursa-Artvin otobüsünden indim. Otobüsten inince otobüsün bagajında daha az yer kaplaması için çıkardığım bisikletin ön tekerleğini taktım. Heybeyi arkaya yükledim.
Saat 9.30 da Orhan Abi ile konuştuk ve hafif atıştıran yağmur dolayısıyla bugün bir otelde kalıp yarın yola çıkmamızın daha uygun olacağına karar verdik. Yolda bisikletle ilerlerken şiddetli bir yağmura yakalanıp sığınacak bir yer bulamam diye çok korkuyorum. İnşallah ilk gün başıma gelmez böyle bir olay. Şehir merkezinde olan Orhan Abi ile buluşmak için şehir merkezine doğru pedallamaya başladım. Artvin Terminali'ne gelenler Artvin'e geldim diye sevinmesin. Terminalden şehir merkezine ulaşabilmek için 4 kilometrelik çok dik bir yokuşun çıkılması gerekiyor.

Şehir merkezine vardığımda hafif hafif yağan yağmur dindi; güneş kara dumanların arasından yüzünü gösterdi. Durum böyle olunca ayaküstü bir müzakereden sonra Şavşat'a doğru yola çıkmaya karar verdik. Böylece bu kadar yolu boşuna çıkmış oldum gibi düşünebilirsiniz ama inişi bedavaydı. Şavşat yolunda, Artvin'den hemen sonra çok dik yokuşları çıktık. Yaklaşık 24 saat süren bir otobüs yolculu geçirmiş olsam da bu yokuşlar beni çok yormadı. Bu sert yokuşların ardından Berta Çayı boyunca bizi çok zorlamayan tatlı yokuşları zevkle çıktık.

Artvin-Şavşat yolunun 35. kilometresinde kız gibi alımlı bir köprü var. Adı Berta Köprüsü. Yüzyıllardır dimdik ayakta. Kimbilir üzerinden kimler geçti. Hala kullanılıyor. Bir bakıma hayata tutunuyor. Bu köprü baraj sularının altında kalacak. Bazıları bu köprünün suyun altında korunacağını(!) bazıları da korunmasının mümkün olmayacağını ve başka bir yere naklini konuşuyor. 80 metre suyun altında, balçık içinde kalacak bu köprü. Tabanda olduğu için  çamura gömülecek. Berta Köprüsü bir bakıma defnedilecek. İnşallah bu köprü başka bir yere nakledilir ve canlı canlı toprağa gömülmekten kurtulur.

Akşam üzeri, Şavşat yakınlarında nehir kıyısına, söğüt ağaçlarının dibinde, yeşillik bir alana çadırlarımızı kurduk.Burası ilk kamp yerimiz ve oldukça güzel. Orhan Abinin ispirtolu bir kamp ocağı var. Bu ocakta domates çorbası ve makarna pişirip akşam yemeğimizi yedik. Devamında yorgun bedenlerimizi çadırlarımıza attık. Yarın 30-35 kmlik yokuşlu bir yolla Şavşat Karagöle ulaşacağız. Karagöl milli parkın içinde çok güzel bir yermiş. Karagöl'de bir gece konaklayacağız. Bu arada fotoğraf makinemim pillerinin şarjı bitti. Karagöl'deki tesiste pilleri şarj edebilirim inşallah.

Ertesi Sabah
Saat 6.30 da kalktık. Sırtım ağrıdığı için gece bir kaç defa uyandım. Sanırım matımı yadırgıyorum. Uzun zaman geçti, en son çadırda kaldığım zamandan  bu yana. Buna rağmen uykumu alıp dinç bir şekilde kalktım. Güçlü olmam lazım. Hava sıcak, yollar yokuş. Kalktıktan sonra çadırları topladık, malzemeleri bisikletlere yükledik. Arkasından kahvaltımızı yaptık. Saat 8.00'da yola çıkmak üzere hazırdık. Bu arada Orhan Abi bandanasını bulamadı. İnşallah çantalarının birinin içinden Karagöl'e ulaştığımızda çıkar; çünkü uzun bir bisiklet turunda bir bandana çok şey demektir. Yola çıkmak üzereyken bir kaç ineğiyle birlikte bir genç yanımızdan geçmekteydi. Yol hakkında bilgi istediğimizde, "Türk müsünüz; Türkçe mi biliyorsunuz?" diye sordu. Çocuk, daha önce buradan geçen bir çok bisikletli görmüş ama hepsi yabancıymış. Gencin dediğine göre Şavşat girişindeki kalenin yanından sola döneceğiz. Dediği gibi de yaptık. Çocuğun adres tarifi ve mesafe tahmini çok doğru çıktı. Sola saptıktan sonra Ciritdüzü Köyü'nden ve Veliköy'den geçtikten sonra yemyeşil, cennet gibi yerlerden geçtik. Karagöl yolunda dikkatimi çeken şey yollarda 16 plakalı araçların olmasıydı. Bir kaç evin olduğu bir yayladan geçerken yol kenarındaki bir oluktan su almaya çalışıyordum; bir kadın sesi "Evladım o su pek temuz değildur, gel buraya.". Sese doğru yöneldim. Kadın kendi bahçesinden akan oluktan suyumu doldurdu. Muhabbet muhabbeti açtı. Bu teyze ve evlatları da Bursa'da yaşıyormuş. Bir kaç haftalığına köylerine gelmişler. Buradaki köylerden bir çok kişi de geçim sıkıntısından dolayı Bursa'ya göç etmiş. Oysaki ne  kadar güzel yerler. İnsanların nafaka darlığından yüzyıllardır yaşadıkları ata topraklarını terk etmek zorunda kalmaları ne acı bir durum.

Devamında harika köylerden, yaylalardan, ve mis kokulu binbir çiçek arasından pedallayarak Karagöl'e vardık. Karagöl'den önce son bir yokuş var. O yokuş çıkılıp tepe aşılınca Karagöl karşınıza çıkıyor birdenbire. İşte o anda insanın nefesi kesiliyor karşısındaki güzellik karşısında. Karagöl, Meşeli köyünden sonra sık çam ağaçlarının arasında. Suyunun içinden fışkıran sazlıklar koynunda sakladığı balıklara sığınak olmuş. Su üzerindeki nilüferleri sanki usta bir ressam itinayla yerleştirmiş oraya. Göl kenarında otel ve lokanta görevi gören küçük beyaz bir yapı var. Burada kahvaltılı ve akşam yemekli konaklamanın bedeli, kişibaşı 50 TL. Bu fiyat bize uygun gelmiş olsa bile biz çadırda kalacağız (Çadır başı 15 TL). Göl kenarında yürüyüş yapılabilecek yol var. Karagöl, Uzungöl gibi çok fazla turistik bir yer değil. Göl kenarındaki yolda üç beş kişi yürüyüş yapıyor. Gölde bir aile keyifle sandal sefası yapıyor. Tesis yanında yaşlı bir çift tesisin köpeğiyle oynuyor. Açıkçası burası ömürlük bir yer. Burada bir gece kalacağız. Sanırım ömrümüze ömür katacak. İleride bir kaç genç gece kalacakları çadırı kurmaya çalışıyor. Çadırları da su geçiren bir modele benziyor. Şimdilik hava iyi görünüyor. İnşallah yağmur yağmaz. Bu arada ben de çadırımı ikinci defaya kullanacağım. Su geçirmez diye aldık ama gece yağmura yakalanma ve çadırımın içeriye su alma ihtimalinin düşüncesi beni çok korkutuyor.

Orhan Abi benden 1 saat önce kadar gelmiş Karagöl'e. Helal olsun dedim. Adam yokuş buldu mu affetmiyor, tırmanıyor. Ben karagöl'e vardığımda Orhan Abi çadırını kurmak üzereydi. 5 dakika kadar muhabbet ve dinlenmeden sonra çadırlarımızı kurduk, çamaşırlarımızı yıkadık. Hava bozulmaya başladı; yağmur yağacak gibi gözüküyor.  Islanmasın diye çamaşırlarımızı bir piknik masasının çatısı altına astık. Hemen göl kenarındaki tesise gidip şarjı biten pillerimi şarj olması için pirize taktım. Orhan Abi buz gibi suyla duşunu aldı. Ben cesaret edemeyip başımı yıkamakla yetindim. Bunların ardından yemeğimizi yemek için hemen çadırlarımızın yanındaki piknik masasına oturduk. Yemeğimizi yerken delicesine yağan bir yağmur başladı. Korktuğum başıma geldi diye düşünmeye başlamıştım ama yağmur çok kısa sürdü. Yağmur dindikten sonra Orhan Abi müzik dinleyip uyuyacağım diyerek çadırına çekildi. Piller biraz şarj olduktan sonra fotoğraf çekerim diye düşünmüştüm ama hava kapalı. Gölü güzel bir şekilde fotoğraflamak için yarın sabahı beklememiz gerekebilir.
Sağanak yağmurun durmasının ardından 15 dakika geçmemişken bu sefer daha şiddetli bir yağmur başladı. Bu yağmurun da ilki gibi kısa süreceğini düşünmüştüm ama öyle olmadı. Saatlerce durmadan, şiddetini düşürmeden yağdı. Artık hava iyice karardı. Çadırın üstüne düşen yağmur damlaları çok hoş sesler çıkarıyor; ancak her an içeri su damlayacak diye ödüm kopuyor. Yağmur 3 saattir aralıksız devam ediyor. Bu kadar zamandır bu yağmura rağmen içeri su almayan çadır, bu saatten sonra da almaz herhalde. İçim yavaş yavaş rahatlamaya başladı. Saat 22.00 civarı çadırdan dışarı çıkmak için adımımı dışarıya attığımda ayağımın büyük bölümü su içinde kaldı. Dışarıya çıktığımda bir de ne göreyim; çadırı kurduğum yer göl olmuş. Çadırı kurduğum nokta biraz çukurda kaldığı için buraya su toplanmış. Çadır üstten yağmur almasa bile kesin tabandan alır.  Piknik masasının altına asmış olduğumuz çamaşırlara baktım. Sanki yıkandıktan sonra hiç sıkılmamışlar gibi ıslaktı. Yağmur halen şiddetli bir şekilde yağmaya devam ederken ıslak bir şekilde çadıra tekrar girdim. Artık tüm olacaklara razı bir şekilde tulumun içine girip uyumaya çalıştım. Korktuğum en kötü bir şekilde başıma gelecek galiba. Islak bir uyku ve ıslak kıyafetler bizi bekliyor diye düşünürken yorgunluğa daha fazla dayanamayıp uyumuşum. Eğer sabaha kuru bir şekilde uyanabilirsek; yarın Karagöl'den ayrılıp; ya Şavşat üzerinden ya da yayla yolları üzerinden Çam geçidini aşıp; Ardahan'a varmayı planlıyoruz. Yarın ola hayır ola.

Fotoğraf makinemin pillerinin şarjı bittiği için bu etap boyunca fazla fotoğraf çekememiştim. Çektiği muhteşem fotoğraflarla bu yazıya renk katan tur arkadaşım Orhan Abi'ye teşekkürler. Orhan Abi'nin bu etapla ilgili notlarını ve diğer fotoğraflarını http://bisikletgezgini.blogspot.com adresinden görebilirsiniz.

İlgili Yazılar
Artvin-Şavşat Karagöl-(Artvin'den, Damal'a Bisiklet Turu-1)
Karagöl Şavşat-Ardahan-(Artvin'den, Damal'a Bisiklet Turu-2)
Ardahan-Damal -(Artvin'den, Damal'a Bisiklet Turu-3)

Yorumlar

  1. Şu uzun kış gecesinde bilgisayar ekranına bakıp sıkıntıdan patlarken ne kadar güzel oldu bu paylaşımı yapman. O güzel günleri ve güzellikleri yeniden anımsadım. Yarım saat arayıp bulamadığım ve İstanbula dönünce ilk işim 2 tane buff almak dememe neden olan buff ı ertesi sabah yağmurluğumun cebinde bulunca ne kadar sevinmiştim. Buff sız yola çıkmam abi. :)

    YanıtlaSil
  2. oralara araçla gitmiş biri olarak ağzım açık okudum.büyük bir fiziksel kondisyon,disiplin vs. gerektirir bisikletle bu yöreyi gezmek.gerçekten tebrikler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Birazcık zor ama herkesin yapabileceği kadar kolay bir iş aslında. Selamlar.

      Sil
    2. alçakgönüllü davranıyorsunuz:)yıllar önce muğla/akyaka'dan bodrum'a deniz kenarından gitmeyi planladık bisikletle.akyaka çıkışında bu hevesimden vazgeçtim,o kadar söyleyeyim...:)

      Sil
    3. Akyaka-Bodrum yolunun ilk kilometrelerini bilirim. İman gevreten yokuşlar vardır oralarda. Başlangıç için zor rota seçmişsiniz. Pek çok kişinin bu işe başlarken bırakmasının nedeni budur. Daha kolay bir rota ile başlamış olsaydınız sizi iki teker üstünde görmeye devam ederdik. :)

      Sil
  3. Sayenizde tekrar tekrar oraları gezmek çok güzel .Paylaşım için teşekkürler

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumunuzu buraya yazınız