Khashuri-Tiflis (Gürcistan Bisiklet Turu-3)

Bugünkü yolumuz yaklaşık 130 km. Fazla zorlu değil ancak oldukça uzun bir yol olduğu için erken kalktık. Bisiklet turlarında sabah serinliğinde yol almanın güzelliğini öğle sıcağında anladığımız için erken kalkmak zorunda hissediyoruz. Gece birkaç defa uyandım ama uykumu almışım.Damal’dan sonra bu gecenin havası bana iyi geldi. Damal’da yağmurla birlikte soğuk esen bir rüzgarla mücadele ettikten sonra 2 metrekarelik çadırım bana 5 yıldızlı otel konforu yaşattı.

Uyandık, kahvaltımızı yaptık, çadırlarımız topladık ve yola koyulduk. Bugünkü öncelikli hedefimiz Gori ve ardından Tiflis. Gori’ye kadar yol dümdüz olduğu için genelde Orhan Abi ile arka arkaya pedalladık. Gori’ye doğru kısa bir yokuş görünce Orhan Abi dayanamayıp fırlayıp gitti ve gözden kayboldu.


Gori’den sonra genelde iniş olan bir yolla Tiflis yakınlarındaki Mtskheta’ya vardık. Bu kent ana yolun sağına düşüyor. Burada da Gürcistan’ın her yerinde olduğu gibi birkaç kilise var. Bu kiliseleri gördük ve bir tanesini ziyaret ettik. Kilisede ayin vardı. İçerisi oldukça kalabalıktı. Gürcüler dinlerine bağlı insanlar. Kiliseye girerken kilisenin bahçe kapısını öpüyorlar. İçeri girerken yine kapıyı öpüyorlar. İçeri girince de içeride ne varsa öpüp el sürüyorlar. Bir de içeri girerken kadınlar başlarını örtüyorlar. Başı açık olarak ve şortlu olarak gelen turistleri örtünmeden kiliseye almıyorlar. Hatta içeride üç beş siyah etek giymiş erkek turist görünce şaşırdım biraz. Ben şortlu olarak gelsem etek giyeceğime, içeriye girmemeyi tercih ederdim. İçeride fotoğraf çekmek yasak olduğu için daha çok kiliseyi dışarıdan bol bol fotoğrafladım. Bu arada Orhan Abi dışarıda bisikletlerin başında bekliyor. Benim işim bitince nöbeti ben devralacağım, O da kiliseyi gezecek. İşim bittiğinde nöbeti devralıp bisikletlerin başında beklemeye başladım. Kilisenin kapısında on kadar dilenci kadın var. Tabureleriyle gelmişler. Anlaşılan her gün, gün boyu burada bekliyorlar. Görüldüğü kadarıyla da iyi kazanıyorlar.

Orhan abi çıktıktan sonra 10 km kadar ileride olduğunu düşündüğümüz Tiflis’e doğru pedal çevirmeye başladık. 10 km sonra Tiflis’e, 20 km sonra da şehir merkezine vardık. Tiflis şehir merkezinde hummalı bir çalışma var. Bir yandan yeni binalar dikiliyor, diğer yandan eski binalar restore ediliyor. Anlaşılan gürcüler kurtuluşu turizmde görüyorlar. Bacalısını göremedik ama bacasız sanayi düzlüğe çıkarır bu ülkeyi eğer doğru politikalar üretilirse. 

Şehir merkezine varınca öncelikle bir hostele yerleştik. Her zaman sıcak suyu var, çay kahve sınırsız. Geceliği 25 lari(30 TL). öncelikle duş aldık. Bisikletleri uygun bir yere bıraktıktan sonra şehri dolaşmak için dışarıya çıktık. Nehrin karşı tarafına geçtik. Tepedeki başkanlık sarayı çok ihtişamlı görünüyor ancak sarayın hemen arka sokağındaki evlerin ve insanların hali içler acısı. Evler eski, insanlar sokaklarda yatıyor. Aslında Gürcistan’ı özetleyen bir tablo. Başkanlık sarayının üst taraflarında tarihi görünümlü ancak yeni yapılmış olan büyük bir kilise var. Bu Gürcistan’da görmüş olduğumuz en büyük kilise. Zannediyorum aynı şekilde Gürcistan’ın da en büyük kilisesi. Buranın da içine girdik ancak içi, sanki dışını gördüğümüz kilisenin içi değil. İçeride sanki öyle büyük bir yapıya girmiş havasını hissetmiyorsunuz. İçerisi oldukça kalabalık ve yine bir ayin var. Gün batmadan önce ve sonra kilisenin dışarıdan fotoğraflarını çektik. Güneş battıktan sonra 3 kişi çan kulesinde birden çok çanla, aralıksız 15 dakika kadar değişik ezgiler oluşturdular. Adamlar aşmış. Bunlardan sonra din dong, din dong diye çalan çanlar çok basit gelmeye başladı artık bana. Ancak, bana hiçbir şey rast makamında okunan bir ezanın verdiği huzuru veremez.

Kiliseden ayrıldıktan sonra otelimizin de olduğu nehrin karşı tarafına geçmek için karanlıkta uzunca bir süre yol aradık. Sonunda bir köprü bulduk ve karşıya geçtik. Nehir boyunca uzun bir yürüyüş yaptık. Tok karna olsaydı daha iyi olacaktı ancak yemek yemek için oldukça geç kaldık. Bir taraftan karnımızı doyuracak bir mekan arıyorduk fakat saat ilerlediği için mekanların çoğu kapanmıştı. 

Başkanlık sarayının yakınlarına yeni, modern görünümlü bir köprü yapıp ışıklandırmışlar. Gece oldukça cafcaflı görünen bu köprüyü fotoğraflayıp, köprünün üzerinden karşı taraftaki parka geçtik. Bu park içinde müzik eşliğinde su ve ışık gösterilerinin sunulduğu bir havuz ve ve gösteriyi seyreden insanlar vardı. Köprü civarı Tiflis’in gece, atan damarı gibi. Oldukça kalabalıktı. Köprü civarından ayrıldıktan sonra bir süre karnımızı doyurmak için mekan aradıysak da başarılı olamayıp sonunda bir börekçiden haçapuri alıp mideye indirdik. Ardından hostele döndük ve çadırdan sonra yatakta yatma lüksünü tatmanın zevkine varıp, yorgun bedenlerimizi dinlendirmeye aldık. 

Yarın 5032 metrelik yüksekliği ile Gürcistan’ın ikinci büyük dağı olan Kazbek Dağı eteklerindeki Kazbek’e(Stepantsminda) gideceğiz. Buraya gidiş dönüş için 3 gün ayırıp bisikletle yolculuk yapmak istiyorduk fakat minibüsle 1 günde gidip dönebileceğimiz öğrenince 2 gün kazanmak için minibüsle gitmeye karar verdik. Yol oldukça bozuk ve sürekli tırmanarak gidilen bir 150 km. Bize belki 3 gün yetmeyebilirdi de. Minibüsle gidip gelmek iyi bir fikir gibi duruyor şimdilik. Yarın sabah erken kalkıp ilk Kazbek minibüsüne yetişmemiz gerekiyor. Erken dönmemiz durumunda Yarın yine Tiflis’i gezeceğiz.

Tifliste 2. gün/gece
Kazbek’ten erken dönünce dün yarım kalan Tiflis gezimize devam edelim dedik. Öncelikle daha önce fotoğraflarını gördüğüm ve kale dibinde olan camiyi bulmam lazım. Kaleye doğru yöneliyoruz ve uzaktan gördüğüm caminin minaresi aşina geliyor gözlerime. Camiye varınca burada da hummalı bir restorasyon çalışmasının olduğunu görüyorum. Hemen abdest alıp ikindinin vakti geçmeden eda ediyorum. Camideyken sonra yanıma Renan geldi. Renan Azerbaycanlı imiş. Babası taksici imiş. Burada doğup büyümüş ancak çok güzel bir Türkçesi var. Camiden çıkıp birlikte kaleye doğru yol almaya başladık. Bana kaleyi gezerken rehberlik yaptı. Akşam namazı vakti gelince namaz kılmak için camiye gitmek istedi. Giderken para vermek istedim ancak almadı. Çok akıllı bir çocuk. Üstüne üstelik, bir de “Koy cebine Onu Abi.” demez mi! Son cümleyi kurmasaydı iyi olacaktı ama neyse. Hava iyice kararınca ışıklar içindeki Tiflis’i fotoğrafladım. Arkasından camiye uğrayıp oradan da hostele döndüm. Yarın birkaç ufak tefek işimiz var. Bu işleri hallettikten sonra iki gece kaldığımız Tiflis’ten ayrılacağız.


Gün Sonu Notları

*Khashuri Tiflis arası bizi fazla zorlamayan bir yoldu. Gori ile Tiflis arasındaki yolun asfalt kalitesi şimdiye kadar gördüklerimin en iyisiydi.
*Tiflis’e doğru yaklaştığınızda ana yoldan ayrılıp sağa sapın ve Mtksheta’yı mutlaka görün.
*Gürcistan öyle söylendiği gibi ucuz bir ülke değil. Bizim millet kafayı arabaya ve akaryakıta takmış. Bu ülkede bu ikisi ucuz olduğu için her şey ucuz zannediliyor.
*Tiflis’te kaleye çıkın, şehri hem gündüz, hem gece mutlaka seyredin. Kale dibinde bulunan camiyi ziyaret etmeden dönmeyin.
*Kalenin dışında başkanlık sarayının arkasındaki kiliseyi, ışıklı köprüyü görün, eski Tiflis sokaklarında dolaşın.

*Khashuri-Tiflis arasında, yol kenarlarında yağmur yağdığında sığınabileceğiniz otobüs durakları mevcut. Biz Gürcistan'a yağmurun en az yağdığı zamanda gittiğimiz için şiddetli bir yağmura yakalanmadık.

Yorumlar

  1. Adsız7/28/2012

    tek kelimeyle harika. devamını merakla bekliyorum... ufuk bal

    YanıtlaSil
  2. Sabah yola çıktığımızda hızına yetişmekte zorluk çektim böyle bir tempoyu hiç beklemiyordum. Bu arada acaba Ali benden çekinip gücünü sonuna kadar kullanıp sıkıntıya mı giriyor diye düşünmedim değil. Tiflise ulaşılacak günü mutlaka Cumartesi veya Pazara getirip o çanları çalanların maharetinin mutlaka izlenmesi gerekir. Büyüleyici bir gösteriydi. İnanıyorum ki 2-3 yıl sonra gitsek Tiflisi tanıyamayız. Kazbegiye giderken minibüs mola verdiğinde ben bu yolu bir günde alırdım demiştim Ama sonrasında bozuk yolu görünce bu geziyi planladığımız gibi 4 günde tamamlayamazdık, 5 gün gerekirdi diye fikrimi değiştirmiştim. Seni bilmem ama benim açımdan çok güzel ve keyifli bir tur oldu. Sayende Kazbegiyi de görmüş oldum. Sen gidelim diyene kadar Kazbegi ve Mestia hiç aklımda yoktu. Sayende çok sıra dışı bir tur gerçekleştirdik. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim için de çok keyifli günlerdi Orhan Abi. Sen gidelim demeseydin benim aklımda Gürcistan bile yoktu. Sayende güzel yerler gördük. Teşekkürler benden.

      Sil

Yorum Gönder

Yorumunuzu buraya yazınız